Pazartesi, 02 Mayıs 2016 23:25

GODOLPHIN AHIRLARINDAYDIK…

Anımsarsanız, Dubai’den size, “Al Quoz’u anlatacağım, Al Quoz’u anlatacağım” deyip durmuş ama pek sır vermemiştim. Bunu merak uyandırmak için yapmadığımı bilin. Çünkü işin gerçekleşeceğinden kuşku duyuyordum.

24 Mart 2016 Perşembe gününe randevu verdiler ama “Koca” Godolphin ekürisi, World Cup’ın iki gün öncesinde, bizi ahırlarına mı misafir edecek? Doğrusu, pek aklımız kesmiyordu. Ne zaman ki, Godolphin’in aracını otelin önünde gördük; gözlerimiz parıldadı.

Godolphin ahırları yolculuğumuza başlamadan önce kısa bir bilgi…

Ekürinin, Dubai’deki ahırları iki ayrı yerde. Bunlar; Al Quoz ve Marmoomahırları olarak isimlendiriliyor. Bizim ziyaret ettiğimiz Al Quoz ahırları, Meydan Hipodromu’na yakın olanı. Al QuozSaeed bin Suroor’ün;MarmoomCharlie Aplleby’ın yönetiminde… Al Quoz’da,ekürinin karnavala katılan atlarının tümü, yeni sezonda dış ülkelere gidecek tayların bir bölümü ve Saeed bin Suroor’ün World Cup günü koşacak atları kalıyor.

Yola Çıkıyoruz…

Al Quoz ahırları 1992 yılında o gün için, Dubai’nin eteklerinde tek blok olarak yapılmış. Bugün ise “Dubai’nin Kalbi” olarak adlandırılan bölgede,  Burj Halife’nin hemen yanı başında yer alıyor. Şehirleşmenin hızla sürdüğü bir yerde, böylesine değerli ve büyük bir araziyi atlara ayırmak… Şeyh Muhammed’in Dubai’deki ilk ahırları olduğu için buraya çok değer verdiğini ve yerini değiştirmeyi düşünmediğini söylediler. Demek ki,Godolphin atı olmak bu yönüyle de bir ayrıcalık…

Ahırlar Bölgesi Deyince…

İlk izlenimimiz: Yeşil alanlar, kusursuz çevre düzenlemesi ve yapılar… Öylesine uyumlu ki, buranın atlara ait olduğunu bir an için unutup, “tam da yaşanacak yer…” diyorsunuz. Girişte çok büyük bir yeşil alan ayrılmış; ahırları ve diğer birimleri görmüyorsunuz. Önce Godolphin’in operasyon merkezidiyebileceğimiz yeri, bir hayli gittikten sonra da ahırlar ve diğer binalar. Her şey tek katlı ve her taraf pırıl, pırıl… Değil gözünüzü rahatsız eden, göze batan hiçbir şey yok.

İşte Godolphin Ahırları…

Al Quoz’da ikisi 16’lı, üçü 20’li beş blokta toplam 92 ahır var. Ahırların bir bölümü karantina için ayrıldığından kalan at sayısı 60-70’i geçmiyor. 4x4 metre büyüklüğünde ve tamamen Amerikan tarzı yapılmış. İçeri sinek, böcek girmesini engellemek için, ahırların dış bölümlerinde, boydan boya sineklik var.

Gelen Atlar Önce Karantinaya Alınıyor...

Atlar Kuzey Amerika’dan 6-8 haftada gemiyle geliyor ve öncelikle karantinaya alınıyorlar. Bu yıl Al Quoz’da kalan 60 safkan arasındaki 20 tayı İngiltere’ye göndermişler. 40 safkanda da kısa bir süre sonra buradan ayrılıp, koşacakları yerlere gideceklermiş.

Şimdi de Godolphin ahırlarındaki uygulamalara bakalım…

 

Otlar İşlemden Geçiyor...

Kullandıkları otların Amerika’dan geldiğini ve burada bir işlemden geçirildikten sonra safkanlara verildiğini söylediler. Gördüğünüz gibi tost makinesine benzeyen elektrikli bir aygıtla, otları 100 derece üzerinde ısıtılmış su buharı verip,  presliyorlar ve mantar, bakteri gibi zararlıları öldürüyorlar.

Yüzme Havuzu ve SeaWalker…

Haralarımızda görmeye alışık olduğumuz gibi, atlar için büyük bir yüzme havuzu ve sea-walker var. Bizden farklı olan sea-walker’da kullandıkları su… -3 derecedeki tuzlu suyun içinde atı 10 dakika yürütüyorlar. İç organlara zarar vermesin diye, suyun yüksekliği diz boyunu geçmiyor. Taylar; ele gelip, idmanlara başlandıktan sonra sea-walker’da çalışıyor. Bu aygıtın, zeminin kaydırmaz, yan duvarların yumuşak madde ile kaplı ve çok güvenli olduğunu söyleyelim.  Atlar için süper fitness değil ama çok yararlı bir idman olduğunu söylüyorlar. Onların asıl önemsedikleri ise bir başka şey…

Atlar İçin Soğuk Spa…

Deniz suyunun iyileştirici, jakuzinin masaj yapıcı ve kan dolaşımını arttırıcı özelliklerinden yola çıkılarak geliştirilen bir aygıttan söz ediyoruz. Yine -3derecedeki tuzlu suda, at 10 dakika kalıyor. Yarış atlarında, suyun seviyesi dizlerin biraz daha üzerinde. Özellikle Amerikalıların öve öve bitiremedikleri bir uygulama…

Godolphin’e Has Uygulamalar...

Her atın, ahırlarına girdiği andan itibaren dataları tutulmaya başlıyor. “Böylece her atın özelliklerini saptıyor ve ona göre hareket ediyoruz. Prince Bishop 9, African Story 8 yaşında Dubai World Cup kazanmayı bu şekilde başardı.” diyorlar.

Gerekli yerlerde gördüğümüz akıl notları söylenenleri doğruluyor. Elbette ki bunların yararı yadsınamaz ama bence işin özü bambaşka…

Arap Kültürü…

Batılı gezginler 16.-17. yüzyıl Arabistan Yarımadasındaki atçılıktan övgüyle söz ederken, Arapların atlarına ailelerinden biriymiş gibi davrandığından bahsederler. Godolphin’de de “tıpatıp” aynı mantık hakim. Seyis 2 attan, idman jokeyi 3 attan sorumlu. İşin “can alıcı” noktası ise seyis ve idman jokeylerinin atlarıyla birlikte seyahat etmesi… Onlar da adeta bir aile oluşturmuşlar. Dubai’de birlikteler. At Amerika’ya gidiyorsa seyis ve idman jokeyi de onunla birlikte… İngiltere’ye gidiyorsa, İngiltere’ye; nereye gidiyorlarsa birlikte… Bize söyledikleri aynen şöyle; “Seyisi bazen atı için, havasında değil, bugün üzerine gitmeyelim der. Bazen de at, onlar için aynı şeyleri düşünür”…  Pahalı bir yöntem ama başarıdaki payı tartışılmaz.

Pist ve Tribünler...

Al Quoz’da 1800 metrelik tapeta pist, tribün ve meclis diye adlandırdıkları bir toplantı yeri bulunuyor.  Tapeta pist, Meydan Hipodromundakinden daha koyu renkliydi. Nedenini sorunca, bunun “medium” olduğunu söylediler. Demek ki tapeta kendi içinde de ayrıca sınıflandırılıyor.

Teşekkürler…

Başta da belirttiğim gibi Godolphin’in kapılarını bize açması az şey değil; bu yönüyle büyük bir başarıya imza attık ama bunun sadece bizim başarımız olmadığını da belirtmeliyiz.

İsteğimize olumlu yanıt veren ve ev sahipliği yapan Godolphin yetkilisiRiccardo Corona başta olmak üzere TJK Teknik Büroda görevli arkadaşlarımıza da teşekkür ederiz. Bu işin mimarları arasında onlar da var. Ahırlardan ayrılırken, Riccardo’ya zahmet verdiğimizi söyleyince “sizin İstanbul’da yaptığınız yardımlar ve misafirperverliğin yanında bunun lafı mı olur…” diye yanıt verince doğrusu gururlandık.

 Yazan: Reşat Y. Köstem